2 Mart 2012 Cuma

Tünel


Eee, otuz iki olduk, bu kadar bekârlık yeter; gezdim, gördüm. Amsterdam falan...

İşim de iyi. Ya kabul etmezse? Eder canım, geçen gün yaptığı ima, hem annemin yanındaki tavırları... Gözleri de çok güzel. Çocuğumuzun gözü mavi olur mu? Çok heyecanlı be! Balayı falan. Midem fena, şu simitçiden... Elde simit olmaz! İmaj tabii, vay, reklamcıma bak!

Burcu, Emel’den daha mı güzel? Burcu mu kaldı yahu, geç artık. Düşüneyim derse? İşten de zor izin aldım. Kahvecinin duvarı iyi oldu, metro, tramvay hepsi görünüyor. Güneş yakıyor, dilim kurudu.

Evi Cihangir’de tutarız. Babası ev alır belki, oh, bedava eve konarız. Sarışın süpermiş be, bacaklara bak!

Seni çok seviyorum, benimle…. Giriş bölümüne gerek yok, kompozisyon yazmıyoruz; giriş, gelişme, sonuç, ha ha. Şu pis saçlı eleman ne güzel çalıyor, kaç para kazanıyor acaba?

Aman Allah’ım! Sen beni koru. Hani inanmıyordun; korkunca hemen ne oldu? O ses, bomba mıydı? Görmüyorum. Emel gelmiş midir? Patlamada ölmesin, hayır! Elimi oynatamıyorum. Tünel... Tabi ya, konsolosluğu patlattı şerefsizler, zamanını buldular. Simit yeseydim keşke.

Şimdi ölemem.

Daha çocuğum olmadı, mavi gözlü.

Cihangir’de ev, babasından hediye.

Balayı…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder