2 Mart 2012 Cuma

Kral Karga

Küçük kız kasabanın karanlık kuytularındaki kestirmede kıkırdayarak karabaşı kovalıyordu. Karabaşın kocaman kabarık kafasının karaltısı köşeden kaybolarak kayıplara karıştı.

Küçük kız küskün, kızgın kalakaldı. Kaçıncı kez? Köşe kapmacanın karşılığı kaybolmaktı. Karaağaçta kestiren kömür karası karga küçük kızla konuştu:

-          Kimsin?
-          Kaçıncı kereye kayboldum.
-          Korkmuşsun.
-          Korkmuyorum.

Karga, küçük kızı kurtarmayı kafasına koydu. Küçük kızı kucaklayarak kuzeydoğuya kanatlandı. Karganın kanatlarının kovaladığı karanlıktaki kasımpatı koruluğunda kamp kurdular. Karga kukumav kuşu kadar kederliydi. Kampa kadar konuşmamışlardı. Karga krallığından, kalesinden, kraliçeden, köylülerden konuştu, “korkunç kötü kurt” kelimelerini kekeledi. Karga koruluğun kuytularındaki kıpırtılardan kıyamet kadar korkuyordu, küçük kızınsa keyfi kaçmıştı.

Kargadan kaçarcasına kekik kokulu koruluğa koştu, karanlıkta kahin kurbağayla karşılaştı. Kahin kurbağa küresini kucaklarken küre kararıverdi. Kürede kargayla kötü kurt kapışıyordu. Küçük kızın kafası karıştı, kilometrelerce koşarak korkusuzca koruluğu katetti.

Koruluğun kıyısındaki kumsalda kambur kaplumbağayla karşılaştı. Kaplumbağa köşkünden konuştu:

-          Kolum kanadım kırıldı, kollarım koptu, koşuver küçük kız, kelebekleri kurtaralım.

Kaplumbağanın konuşmaları küçük kızın kafasını kurcaladı, kelebekler konuşmuyorlardı, küsmüşler, karakayanın kenarında kalakalmışlardı. Küçük kızın kıkırdamasıyla kelebekler kararsızca kımıldadı, konuşmasıyla kalktılar, kahkahasıyla kedersizce kanatlanıp kıpır kıpır kumsallara kapılıverdiler. 

Kaplumbağa küçük kıza karanfilli kek kesti.

Kilometreler kateden küçük kız, kalenin kapısında kör köstebekle karşılaştı. Kör köstebek küçük kızı kavradı, kol kola kalenin kalabalığına karıştılar. Köstebek konuşkandı:

-          Kötü kurt kargadan kaptığı kaleyi kötü kullanıyor, köylülere kan kusturuyor. Kalede kala kala kırk kristal kaldı. Köylüler karamsar.

-          Karganın kalesini kurtarmalıyım.
-          Kalbinle konuş, korkmayacaksın kızım.
-          Korkmam, kesinlikle korkmam.

Küçük kız kurdu kolluyordu. Kötü kurt kalenin kulesinde karabiberli külbastıya kendini kaptırmıştı. Küçük kız kurtla konuştu, kurt kafasını kaldırmadı. Küçük kız:

-          Kötü kurt, kötü kurt. Kale karganın, kafanı koparırım.

Kötü kurt küf kokulu keten kumaşından kırış kırış kıyafetiyle kalktı, kahkahayı kopardı.

-          Kah kah, kah kah. Kimsin?
-          Karganın kızıyım, kurtların kötü kabusuyum, kuyruğunu kıstırıp kaybol.

Kötü kurtla küçük kız konuşurken korkak karga kaleye konuverdi. Karga kımıldamadan kapıdan kulak kabarttı. Kılıcıyla kapıyı kesiverdi. Kurnaz kurt konuştu:

-          Kara kargacık, kraliçen kafeste.
-          Kaleden kovulacaksın kötü kurt.

Kurt kükrerken karganın kalbi küt küt kütürdüyordu. Kurtla karga kapışırken, küçük kız konuştu:

-          Keşke kollarım kasla kaplansaydı, kuvvetimle kurdun kafasını koparabilirdim.

Kötü kurt kraliçe kargayı kafese kapatmıştı. Kraliçe karga kafesindeki kırık kurabiyeleri kemiriyordu. Küçük kız kilidi kolayca kırdı, kraliçe karga kurtuldu.

-          Kahraman küçük kız
-          Kraliçem, kral karga kurtla kavgada, koşmalıyız.

Kraliçe kargayla küçük kız kuleye koştular. Kurt kocaman, kuvvetliydi. Kavga kıran kıranaydı. Kaledeki köylüler kargayı korudular, kötü kurdun kafası kızdı. Köylüleri kaba kuvvetle karşıladı. Kurt kendi kuyusunu kazıyordu. Karga, köylülerin kollamasıyla koridorda kurdu kandırdı, kılıcını kaldırarak kurdun kolunu kesti. Kurt kıvrım kıvrım kıvranırken kıyametleri kopardı. Kötü kurdun kolları kıtır kıtır kesilmiş, kürkü kanlanmıştı. Kötürüm kalan kurt kaybetmeyi kabullenemeyerek, kuleden koşarak kaçtı, kendisini kör kuyuya kapattı.

Köylüler küçük kızı kutladılar. Kral kargayla kraliçe karga kucaklaştı. Küçük kızın kardeşleri kutlamaya katıldı. Köylüler kadeh kaldırarak kazanmalarını kutladılar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder